Sanal Ofis Kiralama Hizmetine Özel %50 indirim fırsatı! Buraya Tıkla

Blog Single

İçindekiler

Harika bir iş fikriniz var ama hayata geçirmek için gereken sermayeyi bir türlü bulamıyor musunuz? İşte Devlet Genç Girişimci Desteği tam da bu noktada sizin gibi 18-29 yaş arası, taze fikirleri olan gençlerin imdadına yetişiyor. Bu programlar, girişimcilere hibe, faizsiz kredi ve vergi muafiyeti gibi çok değerli imkanlar sunan bir teşvik sistemi. Kısacası, hayallerinizdeki işi kurmanız için o ilk adımı atmanızı sağlayan sağlam bir başlangıç paketi.

Devlet genç girişimci desteklerinin temelini anlamak

Üç genç girişimci, devlet genç girişimci desteklerinin temelini anlamak için toplantı yapıyor.
Genç girişimciler, devletin sunduğu destek programlarının temelini daha iyi anlamak için fikir alışverişinde bulunuyor.

Devletin genç girişimcilere sunduğu destekleri sadece bir miktar nakit para olarak görmemek lazım. Bu programları, elinizdeki iş fikri tohumunu filizlendirip büyütmeniz için devletin size verdiği özel bir “başlangıç kiti” gibi düşünebilirsiniz. Bu kitin içinde sadece finansal bir can suyu değil, aynı zamanda işinizi sağlam temeller üzerine kurmanızı sağlayacak bilgi, tecrübe ve vergi avantajları gibi çok önemli araçlar da bulunuyor. Asıl amaç, gençlerin enerjisini ve yaratıcılığını ülke ekonomisine kazandırmak, yeni istihdam alanları yaratmak ve yenilikçi projelerin önünü açmak.

Bu destekler genellikle üç ana başlık altında toplanır ve her birinin işlevi farklıdır.

Hibe ve kredi arasındaki fark nedir?

En temel ayrımı hibe ve kredi arasında yapmak gerekiyor. Hibe, adından da anlaşılacağı gibi, size geri ödemesiz olarak verilen bir sermaye desteğidir. Tıpkı başarılı bir öğrenciye verilen burs gibi, projenizin potansiyeline duyulan güvenle size sunulan karşılıksız bir kaynaktır. Genellikle işinizi kurarken ihtiyaç duyacağınız makine, ekipman alımı gibi ilk masraflar için kullanılır.

Kredi ise, belirli bir süre sonunda ana parayı geri ödemeniz gereken, ancak piyasa koşullarına göre ya çok düşük faizli ya da tamamen faizsiz olan bir finansman türüdür. Bu seçenek, özellikle işletmenizin nakit akışını dengelemek veya büyümeye geçtiğinizde ortaya çıkan sermaye ihtiyacını karşılamak için biçilmiş kaftandır. Kredi, bir nevi işinize duyulan güvenin bir göstergesi olarak size borç verilen bir sermaye gibidir.

Workon ile %50 indirim fırsatıyla sanal ofis kiralama banner görseli
Workon, sanal ofis hizmetlerinde %50 indirim fırsatı sunuyor.

Vergi muafiyetinin göz ardı edilen gücü

Devletin sunduğu bu destek paketinin belki de en değerli ve uzun vadeli faydası vergi muafiyetidir. Bu sayede, kazancınızın belirli bir üst sınıra kadar olan kısmı için tam üç vergilendirme dönemi boyunca gelir vergisi ödemekten muaf tutulursunuz. Bununla da kalmaz, bir yıl boyunca Bağ-Kur primleriniz de Hazine tarafından karşılanır. Bu, bir işletmenin en kırılgan olduğu ilk yıllarında omuzlarınızdaki finansal yükü ciddi anlamda hafifletir.

Bu avantajı şöyle de düşünebilirsiniz: Devlet, işletmeniz emekleme dönemindeyken size diyor ki, “Sen kârını kendine ayır, işini büyütmek için harca. Biz vergi ve sigorta yükünü bir süreliğine omuzlarından alıyoruz.” Bu sayede kazandığınız her kuruş, doğrudan işinize yatırım olarak geri dönme fırsatı bulur.

İşte bu üç temel mekanizma; yani hibe, kredi ve vergi muafiyeti bir araya geldiğinde, genç bir girişimcinin karşısındaki en büyük engellerden biri olan sermaye yetersizliği ve finansal kaygıları ortadan kaldırmayı hedefler.

Doğru destek programını nasıl seçersiniz

Hayalinizdeki işi kurma yolculuğu, elinizdeki haritayı doğru okumakla başlar. Genç girişimciler için devlet destek programları da bu yolculuktaki en kritik haritalardan biri. Ama unutmayın, her harita her araziye uymaz. Her girişimcinin iş fikri, hedefleri ve paraya olan ihtiyacı farklıdır. Neyse ki devletin sunduğu destekler de bu çeşitliliği yansıtacak kadar zengin.

Bu destek dünyasını büyük bir alet çantası gibi düşünebilirsiniz. İçinde her iş için farklı bir alet var. Bir çiviyi çakmak için tornavida kullanmak ne kadar anlamsızsa, teknoloji odaklı bir projeniz için yanlış destek programına başvurmak da o kadar verimsiz olur. Mesele, kendi projenizin “vidasını” doğru tanımak ve ona en uygun “tornavidayı” seçmek. Gelin, en yaygın destek kurumlarını ve programlarını mercek altına alalım ve size doğru aleti bulmanızda yardımcı olalım.

KOSGEB Geleneksel Girişimci Desteği kimler için uygun

Destek denince akla ilk gelen ve en çok başvuru alan programlar şüphesiz KOSGEB’in sunduklarıdır. Özellikle Geleneksel Girişimci Destek Programı, hizmet sektöründe bir iş kurmak isteyen gençler için adeta bir can suyu niteliğinde. Aklınızda bir e-ticaret sitesi açmak, butik bir kafe işletmek, dijital pazarlama ajansı kurmak veya danışmanlık hizmeti vermek gibi fikirler varsa, ilk çalmanız gereken kapı kesinlikle KOSGEB olmalı.

Bu program daha çok işin en başındaki temel ihtiyaçlara odaklanır: kuruluş masrafları, ofis için gereken makine ve teçhizat, ilk aylardaki işletme giderleri gibi. Kısacası, şirketinizi kurduktan sonraki o ilk kritik adımlarda size finansal olarak rahat bir nefes aldırır. Eğer projeniz yüksek teknoloji veya Ar-Ge içermiyorsa ama pazarda kendini kanıtlamış bir iş modelini hayata geçirmek istiyorsanız, KOSGEB’in bu desteği sizin için en mantıklı başlangıç noktasıdır. Bu süreçte, online şahıs şirketi kurmak gibi adımları önceden öğrenmek işinizi epey kolaylaştıracaktır.

Aşağıdaki görsel, destek programlarının başvuru süreçlerine dair kilit verileri bir bakışta sunuyor. Adım sayısı, ortalama işlem süresi ve onay oranı gibi rakamlar size genel bir fikir verecektir.

Karşılaştırmalı infografik: adım sayısı 4, ortalama işlem süresi 30 gün, onay oranı %65.
Destek programlarının adım sayısı, işlem süresi ve onay oranlarını karşılaştıran infografik.

Görselde de görebileceğiniz gibi, ortalama 30 günlük bir işlem süresi ve %65’lik bir onay oranı, doğru bir hazırlıkla bu desteklere ulaşmanın gayet mümkün olduğunu gösteriyor.

TÜBİTAK BİGG ile teknoloji hayallerini gerçekleştirmek

Peki ya sizin iş fikriniz yapay zeka tabanlı bir yazılım, yenilikçi bir mühendislik çözümü veya Ar-Ge gerektiren bir biyoteknoloji projesi ise? O zaman alet çantanızdan çıkarmanız gereken alet kesinlikle TÜBİTAK olmalı. Özellikle 1512 Bireysel Genç Girişim (BİGG) Programı, tamamen teknoloji ve yenilik odaklı fikirlere sahip girişimcileri hedefliyor.

KOSGEB’den en temel farkı da bu zaten. TÜBİTAK sadece işinizi kurmanızı değil, aynı zamanda fikrinizi teknolojik olarak doğrulamanızı, bir prototip geliştirmenizi ve ticarileştirmenizi de destekler. Haliyle başvuru süreci çok daha rekabetçi ve detaylıdır. Projenizin ne kadar yenilikçi olduğunu, pazardaki rakiplerinden nasıl ayrıştığını ve teknolojik derinliğini somut verilerle kanıtlamanız beklenir. Eğer projeniz katma değeri yüksek, ihracat potansiyeli olan ve teknoloji üreten bir yapıdaysa, TÜBİTAK’ın sunduğu 900.000 TL’ye varan hibeler, hayalinizi gerçeğe dönüştürmek için eşsiz bir fırsattır.

Kısacası, KOSGEB “İşini kur, pazara gir” derken, TÜBİTAK “Teknolojini geliştir, dünyaya açıl” der. Bu temel ayrımı anlamak, hangi kapıyı çalmanız gerektiğini netleştirecektir.

Popüler Genç Girişimci Destek Programları Karşılaştırması

Farklı kurumların sunduğu destekleri bir arada görmek, karar verme sürecini kolaylaştırabilir. Aşağıdaki tablo, en popüler programların temel özelliklerini karşılaştırmalı olarak sunarak size yol göstermeyi amaçlıyor.

KurumProgram AdıMaksimum Hibe TutarıOdak Alanı
KOSGEBGeleneksel Girişimci Destek Programı65.000 TL’ye kadarHizmet, ticaret, imalat gibi geleneksel sektörler
KOSGEBİleri Girişimci Destek Programı375.000 TL’ye kadarOrta-yüksek ve yüksek teknoloji alanları, imalat
TÜBİTAK1512 Bireysel Genç Girişim (BİGG)900.000 TL’ye kadarTeknoloji ve yenilik odaklı, Ar-Ge temelli projeler
Kalkınma AjanslarıBölgesel Destek ProgramlarıDeğişken (Bölgeye göre)Turizm, tarım, imalat gibi bölgesel öncelikli sektörler

Bu tablo, programların temel farklılıklarını ve hangi tür projeye daha uygun olduklarını hızlıca anlamanıza yardımcı olur. Unutmayın, en doğru program, sizin projenizin ihtiyaçlarına ve hedeflerine en uygun olandır.

Kalkınma ajansları ve bölgesel fırsatlar

Türkiye’deki devlet genç girişimci desteği mekanizmaları sadece KOSGEB ve TÜBİTAK gibi ulusal kurumlarla sınırlı değil. Yaşadığınız bölgenin ekonomik potansiyelini canlandırmak için kurulan Kalkınma Ajansları da harika fırsatlar sunabilir. Bu ajanslar genellikle turizm, tarım, gıda işleme veya imalat sanayi gibi kendi bölgeleri için stratejik öneme sahip sektörlerdeki projelere öncelik verir.

Workon ile %50 indirim fırsatıyla şirket kurma ve kuruluş desteği banner görseli
Workon, şirket kuruluş sürecinde %50 indirimli destek sağlıyor.

Örneğin, tarımsal potansiyeli yüksek bir bölgede yaşıyorsanız ve organik tarım üzerine bir iş kurmak istiyorsanız, yerel kalkınma ajansının sunduğu özel teşvikler sizin için KOSGEB’den bile daha avantajlı olabilir. Bu programlar çoğu zaman daha az bilinir ama tam da bölgesel ihtiyaçlara odaklandığı için doğru projelerin onay alma ihtimali oldukça yüksektir. Bu yüzden ulusal programları araştırırken, mutlaka kendi şehrinizin veya bölgenizin kalkınma ajansı web sitesini ziyaret edip güncel destek çağrılarını takip etmeyi unutmayın.

Genç girişimci desteği başvuru şartları

Genç girişimci desteği başvuru şartlarını karşılayan bir girişimci, resmi belgeyi teslim alırken tebrik ediliyor.
Genç girişimciler, devlet desteklerine başvuru şartlarını yerine getirdiklerinde resmi onay belgelerini alabiliyor.

Devletin genç girişimcilere sunduğu destekler, harika fikri olan ama sermayesi olmayan gençler için adeta bir can suyu. Ancak bu desteklerden faydalanabilmek için bazı temel kuralları yerine getirmek gerekiyor. Bu şartları, bir oyunda bir sonraki seviyeye geçmek için tamamlamanız gereken görevler gibi düşünebilirsiniz.

Her destek programının kendine has koşulları olsa da, neredeyse hepsinin ortak bir başlangıç noktası var. Bu temel kriterler, adeta bir ön eleme gibi işlev görüyor. Eğer bu genel şartları karşılamıyorsanız, diğer detaylarla vakit kaybetmeden farklı alternatiflere yönelebilirsiniz. Gelin, bu ilk kontrol listesine birlikte bir göz atalım.

Olmazsa olmaz temel kriterler

Bu kriterler, devlet genç girişimci desteği yolculuğunuzun pasaportu gibidir. Pasaportunuz olmadan yola çıkamazsınız. Bu yüzden başvuruya girişmeden önce bu maddeleri dikkatlice kontrol etmeniz hem size zaman kazandırır hem de en başından doğru adımları atmanızı sağlar.

İşte tüm programların temelini oluşturan o vazgeçilmez şartlar:

  • Yaş Sınırı: Desteklerden yararlanmak için 18 yaşını doldurmuş ve 29 yaşını henüz doldurmamış olmalısınız. Yani, 30 yaşından gün almamış olmanız kritik.
  • İlk Girişim: Bu en önemli kurallardan biri. Daha önce kendi adınıza bir şahıs şirketi kurmamış ya da herhangi bir şirkete ortak olmamış olmalısınız. Destek, adından da anlaşılacağı gibi, iş hayatına ilk adımını atanlara özel.
  • İlk Kez Mükellefiyet: Bağ-Kur kapsamında sigortalılığınızın 01.06.2018’den sonra başlamış olması ve vergi mükellefiyetini ilk defa kendi adınıza açtırmanız gerekiyor. Bu, desteğin gerçekten yeni girişimcileri hedeflediğini gösteriyor.
  • Şirket Türü: Bu teşvikler genellikle şahıs şirketi veya adi ortaklık kuran gençlere yöneliktir. Eğer anonim veya limited şirket kurmayı düşünüyorsanız, bu özel vergi ve prim avantajlarından faydalanamazsınız.

Bu genel şartları sağlıyorsanız, artık projenize ve hedeflerinize en uygun programın özel koşullarını incelemeye hazırsınız demektir.

Programa göre değişen özel şartlar

Temel kriterleri geçtiyseniz, tebrikler! Şimdi sırada, başvurduğunuz programın kendine özgü isteklerini karşılama aşaması var. Her kurumun, destek verdiği alana göre belirlediği ek şartları bulunur. Bu şartlar, aslında projenizin kurumun vizyonuyla ne kadar uyumlu olduğunu ölçen birer göstergedir.

Örneğin, hedefiniz KOSGEB’in Geleneksel veya İleri Girişimci programı ise, işe başlamadan önce KOSGEB’in online portalı üzerinden verdiği girişimcilik eğitimini başarıyla bitirmeniz şart. Bu eğitim, size iş planı hazırlama, finans yönetimi gibi temel konularda yol göstererek başvurunuzun daha sağlam temellere oturmasını sağlar.

Unutmayın, bu eğitimler sadece bir formalite değil. KOSGEB, size on binlerce liralık bir destek vermeden önce, sizin bu işi yürütebilecek temel bilgiye sahip olduğunuzdan emin olmak istiyor. Bu, hem sizin başarınızı hem de kamu kaynağının doğru kullanılmasını güvence altına alan önemli bir adım.

Eğer projeniz teknoloji ve inovasyon odaklıysa ve TÜBİTAK 1512 BİGG programını hedefliyorsanız, oyunun kuralları tamamen değişir. Burada projenizin teknolojik bir yenilik sunması, Ar-Ge potansiyeli taşıması ve ticarileşme ihtimalinin yüksek olması gibi kriterler devreye girer. Hatta başvuru sürecini genellikle TÜBİTAK’ın yetkilendirdiği uygulayıcı kuruluşlar üzerinden yürütür ve bu süreçte size atanan mentorlardan destek alırsınız.

Vergi levhası ve resmi adımlar

Tüm koşulları sağladınız ve şirketinizi kurmaya karar verdiniz. İşte bu noktada, destek sürecinin resmi olarak başlaması için işletmenizin yasal bir kimlik kazanması gerekiyor. Yani vergi mükellefi olmalısınız. Bu sürecin en somut çıktısı da vergi levhanızdır. Şirketinizin yasal olarak faaliyete geçtiğini gösteren bu belge, tüm destek başvurularının olmazsa olmazıdır.

Bu süreçle ilgili daha fazla bilgi için vergi levhası nasıl alınır konulu rehberimize mutlaka göz atın. Vergi levhanızı aldıktan sonra ise Bağ-Kur prim desteğini başlatmak için vergi dairesine başvurup “Genç Girişimci Desteğinden Faydalanabilir” yazısını almanız gerekecek. Bu belgeyle birlikte SGK’ya başvurarak prim muafiyetinizi başlatabilirsiniz.

Kabul Şansınızı Artıracak Bir İş Planı Nasıl Yazılır?

Genç girişimci desteği başvurunuzun kalbi, hiç şüphesiz hazırlayacağınız iş planıdır. Bu belgeye sakın ha, doldurulması gereken sıkıcı bir form veya teknik terimler yığını gibi bakmayın. Onu, fikrinizin ruhunu taşıyan, projenizin neden bir şansı hak ettiğini kanıtlayan ve en önemlisi, başvurunuzu okuyan komiteyi heyecanlandıracak bir hikaye gibi düşünün. İyi yazılmış bir iş planı, projenizin havada asılı kalmış bir hayal olmadığını, aksine ayakları yere basan, kârlı bir işe dönüşebileceğini gösteren en güçlü kozunuzdur.

Aslında bu plan, fikrinizin bir nevi mimari projesidir. Temeller ne kadar sağlamsa, üzerine kuracağınız iş de o kadar ayakta kalır. Unutmayın, başvurunuzu inceleyen uzmanlar sadece rakamlara bakmaz; sizin vizyonunuzu, piyasayı ne kadar tanıdığınızı ve projenize olan tutkunuzu da görmek isterler. Sıradan bir belge yerine ikna edici bir sunum yapmak, kabul edilme şansınızı doğrudan artırır.

Pazar analizi ve hedef kitlenizi tanımlamak

İş planınızın en kritik yerlerinden biri, pazarı ne kadar iyi okuduğunuzu gösterdiğiniz bölümdür. “Benim ürünümü herkes alır” gibi genel geçer bir laf, projenizin gerçeklikten koptuğunun ilk sinyalidir. Bu tuzağa düşmeyin. Bunun yerine, ürün veya hizmetinizin tam olarak hangi soruna parmak bastığını ve bu sorunu yaşayanların kimler olduğunu net bir şekilde anlatmalısınız.

Mesela, sadece “organik bebek maması satacağım” demek yerine, şöyle bir analiz çok daha etkili olur:

  • Hedef Kitle: “İstanbul’da yaşayan, 25-40 yaş arası, A ve B+ gelir grubuna dahil, sağlıklı beslenme konusunda bilinçli ve sosyal medyayı aktif kullanan çiçeği burnunda anneler.”
  • Pazarın Büyüklüğü: “Türkiye’deki bebek maması pazarının yıllık hacmi yaklaşık 2 milyar TL civarında. Organik ürün segmenti ise son üç yılda %40’lık bir büyüme gösterdi.”
  • Rakipler Kimler: “Pazardaki üç büyük rakibimizin ürünleri ithal ve raf ömrünü uzatmak için katkı maddesi içeriyor. Biz ise yerel ve taze ürünlerle günlük üretim yaparak bu alandaki boşluğu dolduracağız.”

İşte bu detay seviyesi, pazarı ezbere bilmediğinizi, dersinize iyi çalıştığınızı ve rakiplerinize karşı nasıl bir avantaj yaratacağınızı bildiğinizi kanıtlar.

Güçlü bir pazarlama ve satış stratejisi oluşturmak

Harika bir fikriniz, harika bir ürününüz olabilir. Ama kimsenin bundan haberi yoksa, neye yarar ki? İş planınızın pazarlama bölümü, hedef kitlenize nasıl ulaşacağınızı adım adım anlatan bir yol haritası gibidir.

Değerlendirme komitesi sadece ne satacağınızı değil, onu nasıl satacağınızı da bilmek ister. Pazarlama planı, fikrinizin ticari potansiyelini kanıtlayan en somut bölümdür.

Pazarlama stratejinizi kurgularken şu başlıkları mutlaka detaylandırın:

  1. Dijital Pazarlama: Instagram ve Facebook’ta doğrudan hedef kitlemize yönelik reklamlar, anne-bebek blogger’ları ile iş birlikleri ve arama motorlarında kolayca bulunacak bir web sitesi.
  2. İçerik Pazarlaması: Bebek beslenmesi hakkında faydalı bilgiler paylaşacağımız bir blog kurmak ve e-posta bültenleriyle takipçilerimizle bağ kurmak.
  3. Satış Kanalları: İlk etapta kendi e-ticaret sitemizden doğrudan satış yapacağız. Altı ay sonra ise seçili organik ürün marketlerinin raflarında yer almayı hedefliyoruz.
  4. Fiyatlandırma Stratejisi: Ürünlerimizi rakiplerden %10 daha yüksek fiyatlandırarak kalite algımızı pekiştireceğiz. Bu fiyat farkını da kullandığımız taze ve yerel hammaddelerle açıklayacağız.

Böyle bir plan, pazarlamaya sadece bütçe ayırdığınızı değil, o bütçeyi nasıl akıllıca kullanacağınıza dair net bir fikriniz olduğunu da gösterir.

Finansal projeksiyonlar ve operasyonel plan

Geldik iş planınızın en teknik ama bir o kadar da ikna edici kısmına. Burası, hayallerinizi rakamların diline çevireceğiniz yerdir. Talep ettiğiniz hibe veya krediyi nereye harcayacağınızı kuruşu kuruşuna açıklamalı, gelir ve gider tahminlerinizi sağlam gerekçelerle desteklemelisiniz.

Bu Sık Yapılan Hatalardan Kaçının:

  • Uçuk Gelir Tahminleri: İlk yıldan milyonlarca liralık ciro hedefi koymak yerine, pazar analizinize dayanan, aylık bazda makul artışlar gösteren, ulaşılabilir hedefler belirleyin.
  • Görünmez Maliyetleri Es Geçmek: Sadece üretim maliyetlerini hesaba katmayın. Vergiler, muhasebe ücretleri, kargo masrafları ve beklenmedik durumlar için ayıracağınız “kötü gün parası” gibi tüm kalemleri bütçenize ekleyin.

Operasyonel planınız ise işlerin her gün tıkır tıkır nasıl işleyeceğini anlatmalıdır. Üretim bandı nasıl çalışacak, hammaddeleri kimden alacaksınız, gelen siparişler nasıl paketlenip müşteriye ulaştırılacak? Bu gibi soruların cevapları, projenizin sadece kağıt üzerinde olmadığını, gerçek hayatta uygulanabilir olduğunu gösterir ve başvurunuza duyulan güveni artırır. Unutmayın, başarılı bir iş planı, fikrinizin potansiyelini gösteren ve yatırım yapmaya değer olduğunu kanıtlayan en büyük yardımcınızdır.

Teknoloji ve inovasyon odaklı özel destekler

Devlet genç girişimci desteği kapsamında teknoloji ve inovasyon odaklı özel desteklerden yararlanan girişimciler.
Teknoloji ve inovasyon destekleri, genç girişimcilerin dijitalleşme ve yenilikçi projeler geliştirmelerine olanak tanıyor.

Eğer iş fikriniz klasik bir alım satım veya hizmet işinin ötesine geçiyorsa, içinde teknoloji, Ar-Ge ve yenilikçi bir bakış açısı barındırıyorsa, devlet genç girişimci desteği mekanizmaları sizin için bambaşka kapılar açar. Devlet, bu tür projelere yüksek katma değer ve ihracat potansiyeli taşıdıkları için stratejik bir öncelik tanır.

Bu destekleri, sadece şirket kurmanız için verilen bir başlangıç sermayesi olarak görmeyin. Aksine, fikrinizi ticari bir ürüne dönüştürme yolculuğunuzda size her türlü imkânı sunan bir “kuluçka merkezi” gibi düşünebilirsiniz. Amaç yalnızca bir şirket kurmanız değil, teknolojik olarak rekabet gücü yüksek bir ürün geliştirip küresel pazara açılmanızı sağlamaktır. Haliyle, hibe tutarları çok daha yüksek olur ve süreç boyunca yoğun bir mentorluk alırsınız.

TÜBİTAK 1512 BİGG programı nedir?

Teknoloji tabanlı bir projeniz varsa, adını en sık duyacağınız program kesinlikle TÜBİTAK 1512 Bireysel Genç Girişim (BİGG) programıdır. Bu program, özellikle yapay zekâ, biyoteknoloji, ileri malzeme teknolojileri veya temiz enerji gibi alanlarda ezber bozan fikirlere sahip girişimcileri hedefliyor. Sunulan 900.000 TL’ye varan hibe desteği, projenizin en masraflı aşamaları olan prototip geliştirme, test ve doğrulama süreçlerini rahatça finanse etmeniz için tasarlandı.

Başvuru süreci de diğer desteklerden biraz farklı işliyor. Fikrinizi doğrudan TÜBİTAK’a sunmak yerine, önce TÜBİTAK’ın yetkilendirdiği Uygulayıcı Kuruluşlar (bunlar genellikle teknoparklar veya üniversitelerin teknoloji transfer ofisleridir) üzerinden bir ön elemeden geçiyorsunuz. Bu kuruluşlar, iş planınızı güçlendirmenizden teknik mentorluk almanıza kadar her adımda size destek olarak projenizi TÜBİTAK’a en hazır haliyle sunmanızı sağlar.

TÜBİTAK’ın bu yaklaşımı, aslında sadece para vermekle kalmadığını, projenizin başarıya ulaşması için gereken tüm ekosistemi de sağladığını gösteriyor. Uygulayıcı kuruluşlar, adeta projenizin ilk yatırımcısı ve akıl hocası gibi davranarak başarı şansınızı ciddi anlamda artırır.

Bu desteklerin yarattığı etkiyi rakamlar da doğruluyor. 1995-2022 yılları arasında TÜBİTAK, tam 26.949 projeye toplam 25,2 milyar TL destek sağlayarak yaklaşık 40 milyar TL‘lik bir Ar-Ge hacmi yarattı. Bu veriler, kurumun yenilikçi fikirlere ne kadar büyük bir önem verdiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.

Teknoparkların sağladığı stratejik avantajlar

Teknoloji odaklı bir girişim kuruyorsanız, sizin için en doğru adreslerden biri şüphesiz teknoparklardır. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri olarak da bilinen bu merkezler, Ar-Ge ve yazılım firmaları için özel olarak tasarlanmış ekosistemlerdir. Bir teknoparkta yer almanın en cezbedici yanı ise sunduğu vergi muafiyetleridir.

Teknoparklarda faaliyet gösteren bir şirket olarak şu avantajlardan faydalanabilirsiniz:

  • Kurumlar ve Gelir Vergisi İstisnası: Ar-Ge ve yazılım faaliyetlerinizden elde ettiğiniz kazançlar, 2028 yılı sonuna kadar kurumlar veya gelir vergisinden tamamen muaftır. Bu, kârınızın doğrudan cebinizde kalması demektir.
  • Personel Gelir Vergisi Muafiyeti: Ekibinizdeki Ar-Ge ve destek personelinin maaşları üzerinden alınan gelir vergisi de yine 2028 yılına kadar istisna kapsamındadır. Bu sayede nitelikli çalışanlara daha rekabetçi maaşlar sunabilirsiniz.
  • KDV İstisnası: Bölge içinde geliştirdiğiniz sistemsel ve uygulamalı yazılım ürünlerinin satışında Katma Değer Vergisi (KDV) ödemezsiniz.

Bu finansal kolaylıkların yanında, teknoparklar sizin gibi düşünen firmalarla bir arada olma, üniversitelerle kolayca iş birliği yapma ve nitelikli yetenek havuzuna doğrudan ulaşma gibi paha biçilmez stratejik faydalar da sunar. Eğer projeniz teknoloji tabanlıysa, teknokentte şirket kurmak atacağınız en akıllıca adımlardan biri olacaktır.

Harika, istenen düzenlemeleri ve insan odaklı bir yaklaşımı dikkate alarak ilgili bölümü yeniden yazalım.


Türkiye’de genç girişimcilik desteklerinin evrimi

Türkiye’de gençlerin kendi işini kurma hayallerini destekleyen devlet programları, bugünkü kapsamlı ve güçlü yapısına bir gecede gelmedi elbette. Bu, son on yılda ülkenin ekonomik dinamiklerine ve genç nüfusun potansiyeline bakış açısının ne kadar değiştiğini gösteren bir dönüşüm hikayesi. Bu süreci anlamak, devletin genç girişimciliği neden bu kadar stratejik bir öncelik olarak gördüğünü kavramanın da anahtarı aslında.

Şöyle bir on yıl öncesine gidelim. 2010’lu yılların başında genç girişimcilere sunulan destekler, daha çok sembolik ve mütevazı hibe rakamlarından ibaretti. Amaç, o ilk adımı atmaya cesaretlendirmekti. Ancak bugünkü gibi büyük ölçekli ve teknoloji odaklı bir vizyon henüz tam olarak masada değildi. Zamanla, küresel rekabetin kızışması ve yenilikçi fikirlerin ekonomik büyümedeki devasa rolünün fark edilmesiyle, bu yaklaşım kökten değişmeye başladı.

Mütevazı hibelerden stratejik yatırımlara

Bu dönüşümün en net kanıtı, destek miktarlarındaki artışta gizli. Mesela, TÜİK ve TOBB verilerine göz attığımızda, 2010 yılında KOSGEB’in genç bir girişimciye sunduğu hibenin 27.000 TL civarında olduğunu görüyoruz. Bu rakam 2015’e gelindiğinde 50.000 TL‘ye yükseldi.

Paralel olarak gençlerin girişimciliğe olan ilgisinde de gözle görülür bir hareketlenme yaşandı. Örneğin, 2017 yılında kendi işini kuran gençlerin sayısı 73.783’e ulaşarak bir önceki yıla kıyasla %15,81 gibi dikkat çekici bir artış gösterdi. Bu rakamlar, desteklerin duyulurluğu ve etkinliği arttıkça gençlerin iş kurma motivasyonunun nasıl perçinlendiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Genç girişimcilik desteklerinin zaman içindeki gelişimine dair daha fazla detayı bu araştırmada bulabilirsiniz.

Ancak mesele sadece parayı artırmak değildi; desteklerin arkasındaki felsefe de değişti. Devlet, artık sadece bir şirket tabelası asılmasını değil, aynı zamanda yüksek katma değer üreten, teknoloji geliştiren ve dünyaya açılma potansiyeli taşıyan işletmelerin doğmasını hedeflemeye başladı.

Bu dönüşümü şöyle özetlemek sanırım yanlış olmaz: Devlet, genç girişimciye sadece balık vermek yerine, ona en modern olta takımlarını sağlayıp okyanusa açılması için yol gösteren bir akıl hocasına dönüştü. Hedef artık sadece yerel pazarda ayakta kalmak değil, küresel arenada rekabet edebilecek markalar yaratmaktı.

Gelecek vizyonu ve bizi bekleyenler

Bugün geldiğimiz noktada ise yüz binlerce liralık Ar-Ge hibeleri, vergi muafiyetleri ve teknopark avantajları gibi imkanlar, bu stratejik değişimin en somut meyveleri. Önümüzdeki dönemde bu desteklerin daha da özelleşerek yeşil teknoloji, yapay zekâ ve sürdürülebilirlik gibi kritik alanlardaki projelere özel teşvikler sunacağını öngörmek hiç de zor değil.

Kısacası bu tarihsel yolculuk bize şunu gösteriyor: devlet genç girişimci desteği programları yalnızca birer finansal yardım paketi değil, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik geleceğini şekillendiren dinamik bir politika aracıdır.

Sıkça sorulan sorular

Genç girişimci desteğiyle ilgili yola çıkarken aklınızda bir sürü soru birikmesi çok normal. Sürece dair en çok merak edilen konuları ve cevaplarını sizin için tek bir yerde topladık. Bu bölüm, kafanızdaki soru işaretlerini temizleyip daha emin adımlarla ilerlemenizi sağlayacak.

Aynı anda birden fazla desteğe başvurabilir miyim?

Bu soru, belki de girişimcilerin aklını en çok kurcalayan konulardan biri. Prensip olarak, aynı proje ve aynı harcama kalemleri için farklı kurumlardan aynı anda hibe almanız mümkün değil. Mesela, bir makine alımı için hem KOSGEB’e hem de Kalkınma Ajansı’na başvurup ikisinden de onay bekleyemezsiniz. Bu kural, kamu kaynaklarının adil ve tek bir amaca yönelik kullanılmasını sağlamak için var.

Fakat bu durum, farklı ihtiyaçlarınız için farklı kapıları çalmanıza engel değil. Örneğin, şirketinizin kuruluş masrafları için KOSGEB desteğinden faydalanırken, geliştirmekte olduğunuz bir Ar-Ge projesi için TÜBİTAK’a başvurmanızda hiçbir sakınca yok. Buradaki kilit nokta, her başvurunun farklı bir ihtiyacı karşılaması ve farklı gider kalemlerine odaklanmasıdır.

Aldığım hibeyi harcarken nelere dikkat etmeliyim?

Size tahsis edilen hibeyi, iş planınızda belirttiğiniz ve kurumun onayladığı harcamalar dışında kullanamazsınız. Yaptığınız her bir harcamanın mutlaka faturalı ve yasal olarak belgelenmiş olması gerekiyor.

Şunu aklınızdan çıkarmayın: Destek süreci parayı hesabınızda gördüğünüz an bitmiyor. Asıl süreç, o parayı nasıl harcadığınızın denetlendiği aşamada başlıyor. Kural dışı veya belgesiz bir harcama tespit edilirse, aldığınız hibeyi faiziyle birlikte geri ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Öğrenciyken bu desteklerden yararlanabilir miyim?

Elbette! Öğrenci olmanız, devlet genç girişimci desteği programlarına başvurmanızın önünde bir engel değil. Hatta tam tersi, üniversitelerin teknoloji geliştirme bölgeleri (teknoparklar) ve teknoloji transfer ofisleri, teknoloji tabanlı bir fikri olan öğrenciler için müthiş bir başlangıç noktası olabilir.

Buradaki tek kritik şart, 18 yaşını doldurmuş olmanız ve kendi adınıza bir şahıs şirketi kurup vergi mükellefi haline gelmeniz. Öğrenciliğiniz devam ederken dahi bu koşulları yerine getirerek desteklere rahatlıkla başvurabilirsiniz.

Başvurum reddedilirse tekrar deneme şansım var mı?

Kesinlikle var! Başvurunuzun ilk seferde reddedilmesi hevesinizi kırmasın. Kurumlar genellikle başvurunuzun neden olumsuz sonuçlandığına dair bir geri bildirim yapar. Bu geri bildirimi kişisel bir eleştiri gibi değil, iş planınızdaki zayıf halkaları görmenizi sağlayan bir yol haritası olarak düşünün.

Gerekli düzeltmeleri yapıp eksiklerinizi tamamladıktan sonra, projenizi çok daha sağlam bir temele oturtarak bir sonraki başvuru döneminde şansınızı yeniden deneyebilirsiniz. Unutmayın, her ret aslında bir sonraki başvurunuz için paha biçilmez bir derstir.


İş dünyasına ilk adımlarınızı atarken hem profesyonel bir imajınız olsun hem de ofis maliyetleri bütçenizi zorlamasın mı istiyorsunuz? Workon, sanal ofis ve hazır ofis çözümleriyle tam da bu noktada girişimcilerin yanında. Prestijli bir iş adresine düşük maliyetlerle sahip olmak ve operasyonel yüklerinizi hafifletmek için Workon’un sunduğu esnek ofis çözümlerini inceleyerek size en uygun paketi hemen bulabilirsiniz.

18-29 yaş arası, ilk kez kendi işini kuran ve daha önce şirket sahibi olmamış genç girişimciler bu destekten faydalanabilir.

KOSGEB’den 65.000 TL’den 375.000 TL’ye, TÜBİTAK BİGG programından ise 900.000 TL’ye kadar hibe alınabilir.

Destekten faydalanan genç girişimciler, 3 yıl boyunca gelir vergisinden muaf tutulur. Ayrıca 1 yıl boyunca Bağ-Kur primleri devlet tarafından karşılanır.

Başvuru için önce şahıs şirketi kurulmalı, ardından ilgili kurum (KOSGEB, TÜBİTAK veya Kalkınma Ajansı) üzerinden resmi süreç başlatılmalıdır.

Evet. 18 yaşını dolduran ve şahıs şirketi kurarak vergi mükellefi olan öğrenciler de bu destekten faydalanabilir.

İletişim

Herhangi bir sorunuz varsa, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

ya da

Biz Sizi Arayalım

Formu doldurun, işinizi birlikte büyütelim!