
Yazılım şirketi kurmak, parlak bir fikri alıp, onu işleyen, para kazanan ve gerçek bir sorunu çözen bir yapıya dönüştürme sanatıdır. Bu süreç sadece kod yazmaktan ibaret değil; sağlam bir iş planı, piyasayı doğru okuma ve akıllıca atılmış adımlar gerektiren stratejik bir yolculuktur. Başarının sırrı, çoğu zaman teknoloji dehası olmaktan çok, pazardaki gerçek bir ihtiyaca cevap verebilmekte yatar.
Bir yazılım şirketi kurma fikri, teknoloji dünyasında kendi izinizi bırakma hayaliyle başlar ve bu gerçekten de heyecan vericidir. Ancak bu macera, sadece klavye başında harikalar yaratmaktan çok daha fazlasını ister. Pazarın acımasız gerçeklerini anlamak ve bu gerçeklere uygun, ayakları yere basan bir strateji çizmek zorundasınız. Unutmayın, en parlak fikirler bile kötü bir planlamayla tarihin tozlu sayfalarına karışabilir.
Fikrinizi ete kemiğe büründürmeden önce yapmanız gereken ilk ve en hayati şey, net bir problemi hedef almaktır. En başarılı yazılım şirketlerinin çıkış noktasına bakın: Genellikle belirli bir sektördeki veya niş bir pazardaki ihmal edilmiş, sinir bozucu bir soruna odaklanırlar. Mesela, küçük esnafın kâbusu olan stok takibini cep telefonundan halleden basit bir uygulama ya da freelance çalışanların proje takibi ve faturalandırma çilesini tek bir çatıda toplayan bir SaaS (Hizmet Olarak Yazılım) çözümü gibi.
İş fikrinizin gerçekten bir potansiyeli olup olmadığını anlamanın tek yolu, kolları sıvayıp pazar ve rakip analizi yapmaktır. Pazardaki mevcut oyuncuların zayıf karnı ne? Müşteriler en çok neden yakınıyor? Bu soruların cevapları, sizin ürününüzün o “eşsiz değer önerisini” (Unique Value Proposition) oluşturacak. Rakiplerinizin ne sunduğunu bir listeleyin, sonra da sizin bu tabloda hangi boşluğu doldurabileceğinizi net bir şekilde ortaya koyun.
Başarılı bir yazılım girişimi, var olan bir çözümü taklit etmek yerine, onu daha kolay kullanılır, daha hızlı veya daha ekonomik hale getirerek fark yaratır. Müşterinin “Neden onca seçenek varken seni tercih etmeliyim?” sorusuna verecek net ve ikna edici bir cevabınız olmalı.
Fikriniz artık netleştiyse, onu kâğıda dökme zamanı geldi. İyi bir iş planı, karanlıkta yolunuzu aydınlatan bir fener gibidir. İş kurma sürecinin tüm adımlarını detaylıca ele alan kapsamlı bir kaynak isterseniz, yeni iş kurma ve girişimcilik rehberimize mutlaka göz atın. Sağlam bir iş planının olmazsa olmazları şunlardır:
Bu adımları özenle tamamlamak, sadece olası bir yatırımcı sunumu için değil, en önemlisi, yazılım şirketi kurmak gibi zorlu bir yolda karşınıza çıkacak engellere karşı hazırlıklı olmanız için kritik öneme sahiptir.
Harika bir iş fikriyle sağlam bir planı bir araya getirdiniz. Bu, yolculuğun en heyecanlı ama aynı zamanda en kolay kısmı. Şimdi sırada fikrinizi ete kemiğe büründürmek, yani yasal bir zemine oturtmak var. Yazılım şirketi kurmak sürecinde bu aşama, en kritik dönemeçlerden biri. Burada vereceğiniz kararlar, yarın öbür gün ne kadar vergi ödeyeceğinizden, büyüme potansiyelinize kadar her şeyi doğrudan etkileyecek.
Bu yolculuktaki ilk ve en önemli kararınız, hangi tür şirket kuracağınız olacak. Her seçeneğin kendine has artıları ve eksileri var; önemli olan sizin hedeflerinize en uygun olanını bulmak.
Eğer bu yola tek başınıza çıkıyorsanız ve hızlıca faaliyete geçmek niyetindeyseniz, şahıs şirketi en pratik başlangıç noktasıdır. Kurulumu hem daha ucuz hem de bürokrasisi daha az yorucu. Ama unutmayın, geliriniz arttıkça vergi diliminiz de yükselir ve şirketin tüm borçlarından kişisel mal varlığınızla sorumlu olursunuz. Bu, işler kötü giderse ciddi bir risk demektir.
Bir veya daha fazla ortağınız varsa ya da gelecekte yatırım almayı düşünüyorsanız, limited şirket (LTD) daha kurumsal ve güvenilir bir imaj sunar. Ortakların sorumluluğu sadece şirkete koydukları sermaye ile sınırlıdır, bu da kişisel varlıklarınızı koruma altına alır. Büyüme potansiyeli çok daha yüksek olsa da, kurulum ve muhasebe süreçleri şahıs şirketine kıyasla biraz daha karmaşıktır.
Bir yazılım şirketi için doğru yasal yapıyı seçmek, sadece bugünkü maliyetleri değil, aynı zamanda gelecekteki esnekliği de düşünmeyi gerektirir. Bugün basit görünen bir karar, yarın büyümenizin önündeki en büyük engel olabilir.
Hedefleriniz büyükse, ileride halka açılmak veya ciddi yatırımcılarla masaya oturmak gibi planlarınız varsa, anonim şirket (AŞ) en doğru tercih olacaktır. En prestijli ve esnek yapı bu olsa da, yasal gereklilikleri ve operasyonel maliyetleri de en yüksek olan seçenek budur.
Aşağıdaki tablo, Türkiye’de yazılım girişimleri için en yaygın üç şirket türünün temel farklarını özetliyor. Bu karşılaştırma, hangi yapının sizin için daha mantıklı olduğuna karar vermenize yardımcı olabilir.
| Özellik | Şahıs Şirketi | Limited Şirket (LTD) | Anonim Şirket (AŞ) |
|---|---|---|---|
| Kurulum Süreci | Hızlı ve basit | Orta düzeyde karmaşık | En karmaşık ve uzun |
| Maliyet | En düşük | Orta | En yüksek |
| Sorumluluk | Sınırsız (kişisel varlıklarla) | Sınırlı (sermaye payı ile) | Sınırlı (sermaye payı ile) |
| Vergilendirme | Kademeli artan gelir vergisi | Sabit oranlı kurumlar vergisi | Sabit oranlı kurumlar vergisi |
| Yatırım Alma | Çok zor | Mümkün | En uygun yapı |
| Prestij | Düşük | Orta | Yüksek |
Her bir şirket türünün kendine özgü avantajları olduğunu unutmayın. Başlangıçta şahıs şirketi kurup işler büyüdükçe limited şirkete geçiş yapmak da sıkça tercih edilen bir yoldur.
Aşağıdaki karar ağacı, bir iş fikrinin temel sorgulama adımlarını görselleştirerek bu sürecin mantığını özetlemektedir.

Bu görsel, her girişimin temelinde yatan “Fikir → Problem → Çözüm” akışını basitçe göstererek, yasal yapıya geçmeden önce konseptinizin ne kadar sağlam olduğunu sorgulamanız gerektiğini hatırlatır.
Şirket türünüze karar verdikten sonra, sizi bir dizi resmi işlem bekliyor olacak. Bu bürokratik adımlar ilk bakışta göz korkutucu gelebilir, ama doğru bir yol haritasıyla aslında oldukça yönetilebilir bir süreç. İşin temel taşları şunlar:
Tüm bu adımlar için gerekenler hakkında daha detaylı bilgiye ihtiyacınız olursa, şirket kuruluşu için gerekli belgeler hakkındaki yazımızı mutlaka inceleyin. Bu kaynak, süreci adım adım anlamanıza yardımcı olacaktır.
Bu arada, devletin teknoloji girişimcilerine sunduğu harika fırsatları da gözden kaçırmayın. KOSGEB ve TÜBİTAK gibi kurumlar, Ar-Ge ve inovasyon odaklı projelere ciddi hibeler, düşük faizli krediler ve vergi muafiyetleri sağlıyor. Özellikle Teknoparklarda kurulan şirketlere sunulan vergi avantajları, ilk yıllarda nakit akışınızı inanılmaz derecede rahatlatabilir. Bu teşvikleri araştırmak, en az yasal süreçleri doğru yönetmek kadar önemlidir.

Harika bir yazılım fikriniz, taş gibi de bir iş planınız var. Tebrikler, denklemin yarısını tamamladınız. Ama fikrinizi gerçeğe dönüştürecek ve büyümesini sağlayacak asıl yakıt, yani finansman olmadan en parlak fikirler bile kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Yazılım şirketi kurma yolculuğunuzun bu en kritik dönemeçlerinden birini doğru stratejilerle aşmak ise tamamen mümkün.
Atılacak ilk ve en doğal adım, genellikle kurucunun kendi birikimlerini kullanması veya ailesinden, arkadaşlarından destek almasıdır. Bootstrapping olarak bilinen bu yöntem, size tam kontrol imkânı verir ve dışarıdan gelen baskılardan uzak, sakin bir başlangıç yapmanızı sağlar. Ancak hızlı büyüme hedefliyorsanız, bu kaynaklar genellikle bir noktada yetersiz kalır. İşte tam bu aşamada dış finansman kaynakları sahneye çıkar.
Girişiminizin o ilk, heyecanlı adımlarını atarken melek yatırımcılar en büyük destekçiniz olabilir. Melek yatırımcılar, genelde sektör tecrübesi olan, işinize sadece sermaye değil, aynı zamanda değerli bir network ve mentorluk da katan kişilerdir. Onlara ulaşmanın en etkili yolu ise teknoloji etkinliklerinde boy göstermek, networking yapmak ve kuluçka merkezlerinin “demo day” gibi sunum günlerinde sahneye çıkmaktır.
Şirketiniz biraz yol kat edip belli bir olgunluğa ulaştığında ve artık “biz bu işi ölçekleriz” potansiyelini kanıtladığında ise kapıyı risk sermayesi (VC) fonları çalar. VC’ler, çok daha büyük sermaye yatırımlarıyla şirketinizi pazarda ışık hızında büyütmeyi hedefler. Elbette bu yatırımın bir bedeli var: genellikle şirket hisselerinizin bir kısmını devretmeniz gerekir. Bu yüzden bir VC ile masaya oturmadan önce şirket değerlemenizi doğru yaptığınızdan emin olmalısınız.
Unutmayın, bir yatırımcı size sadece para vermez. Kendi vizyonunu, beklentilerini ve en önemlisi tüm bağlantılarını da şirketinize getirir. Bu yüzden finansal destek kadar, yatırımcının vizyonunun sizinkiyle ne kadar örtüştüğü, uzun vadeli başarı için hayati önem taşır.
Türkiye’deki teknoloji ekosistemi, yatırımcılar için oldukça hareketli ve cazip bir pazar. TOBB’un “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen 100 Şirketi” listesinde teknoloji ve yazılım kökenli şirketlerin ağırlığı da bunun en net kanıtı. Özellikle Ankara’dan 24, İstanbul’dan ise 22 şirketin bu listede yer alması, Ar-Ge ve girişimcilik ateşinin sadece büyük metropollerle sınırlı kalmadığını, farklı şehirlerimizde de ne kadar güçlü yandığını gösteriyor. Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri hakkındaki rapordan daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Geleneksel yatırımcı modelleri elbette tek seçenek değil. Farklı ve yaratıcı finansman yolları da mevcut:
Sizin için doğru finansman kaynağı, şirketinizin geleceğini doğrudan şekillendirecek bir karar. Bu yüzden acele etmeden tüm seçenekleri masaya yatırın ve hedeflerinize en uygun stratejiyi belirleyin.
Bir yazılım şirketi kurma hayali, aslında iki temel direk üzerinde yükselir: insan ve teknoloji. Fikriniz ne kadar parlak olursa olsun, o fikri koda dökecek yetenekli bir ekip ve bu kodun üzerinde çalışacağı sağlam bir teknolojik zemin olmadan yola devam etmek imkânsızdır. Bu süreç, sadece en iyi yazılımcıları bulmaktan çok daha fazlasıdır; ortak bir hedefe kilitlenmiş, birbiriyle uyumlu bir kültür yaratma sanatıdır.
Doğru yetenekleri şirketinize çekmek, dolgun bir maaş teklifinden öte, bir vizyon sunmakla başlar. Özellikle yolun başındayken, büyük şirketlerin sunduğu devasa imkânlarla yarışamazsınız. Ama onlarda olmayan bir şeyi sunabilirsiniz: projenin heyecanını, büyüme potansiyelini ve yaratılacak etkinin bir parçası olma fırsatını. İşte bu, sizin en büyük kozunuz.

İşe alım yaparken en sık düşülen tuzak, sadece teknik becerilere odaklanmaktır. Bir geliştiricinin kodlama yeteneği elbette önemli, ama problem çözme yaklaşımı, öğrenmeye ne kadar açık olduğu ve en önemlisi ekip kültürüne uyumu da bir o kadar kritik. Başlangıçta masada olması gereken temel roller genellikle şunlardır:
Bu süreçte Türkiye’deki teknolojik dönüşümün getirdiği fırsatları da unutmamak lazım. Yakın zamanda yapılan bir çalışma, Türkiye’deki yaklaşık 31 milyonluk iş gücünün %55’inin, yani neredeyse 17 milyon kişinin yapay zeka ve benzeri teknolojilerden doğrudan etkileneceğini ortaya koyuyor. Bu, kuracağınız şirketin sadece bir ticari girişim olmakla kalmayıp, ülkedeki istihdam ve yetenek dönüşümünün de bir parçası olacağını gösteriyor. Yapay zekanın iş gücüne etkileri hakkındaki bu analizi izleyerek daha fazla fikir edinebilirsiniz.
Ekibiniz kadar hayati olan diğer konu ise teknoloji altyapınızdır. Projenizin ölçeği, ne kadar karmaşık olduğu ve gelecekteki büyüme hedefleriniz, hangi teknoloji yığınını (tech stack) seçeceğinizi doğrudan belirler. Örneğin, hızlı bir prototip çıkarmak için Node.js ve React gibi teknolojiler biçilmiş kaftanken, büyük veri işleyecek kurumsal bir uygulama için Java veya .NET çok daha sağlam bir temel sunabilir.
Teknoloji seçimi yaparken sadece bugünün ihtiyaçlarını değil, yarının büyüme potansiyelini de düşünün. En popüler olanı değil, projenize en uygun, esnek ve ölçeklenebilir olanı seçmek, sizi uzun vadede bir sürü teknik borçtan kurtarır.
Bulut bilişim servisleri (AWS, Azure, Google Cloud gibi) artık bir lüks değil, neredeyse bir zorunluk. Bu platformlar, sunucu yönetimi gibi operasyonel yükleri sizin omuzlarınızdan alarak ekibinizin tamamen ürün geliştirmeye odaklanmasına olanak tanır.
Son olarak, geliştirme süreçlerinizi yönetmek için çevik (agile) metodolojileri benimsemek, pazarın değişen koşullarına hızla adapte olmanızı ve müşteri geri bildirimlerini anında ürüne yansıtmanızı sağlar. Unutmayın, sağlam bir teknolojik temel ve birbiriyle uyumlu bir ekip, kurduğunuz şirketin en değerli varlıklarıdır.

Ekibi kurdunuz, peki bu yetenekli insanlar nerede ve nasıl bir ortamda en verimli şekilde çalışacak? Yazılım şirketi kurmak denince akla hemen şık bir ofis kiralamak gelse de, bu artık tek seçenek değil. Hatta çoğu zaman en mantıklı seçenek bile olmayabilir. Geleneksel ofislerin getirdiği yüksek kira, depozito, aidat ve fatura yükü, özellikle yolun başındaki bir girişim için ciddi bir finansal baskı yaratabilir.
Unutmayın, günümüz iş dünyasında esneklik en büyük kozunuz. Uzaktan çalışma modeli, operasyonel maliyetleri neredeyse tamamen ortadan kaldırırken, size Türkiye’nin veya dünyanın herhangi bir yerindeki en iyi yeteneklerle çalışma fırsatı sunar. Yine de ekip içi sinerjiyi ve sosyal bağları güçlü tutmak isteyenler için ortak çalışma alanları (co-working) harika bir denge noktası olabilir.
Yazılım ve teknoloji girişimleri için Türkiye’de ofis arayışına girildiğinde, en stratejik durak şüphesiz Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, yani bildiğimiz adıyla Teknoparklar‘dır. Bu bölgeler size sadece bir ofis alanı sunmaz; sizi Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminin tam kalbine yerleştirir.

Teknoparkta yer almanın en elle tutulur faydası, sağladığı cömert vergi teşvikleridir. Bu avantajlar, bir girişimin en kritik olduğu ilk yıllarda doğrudan nakit akışınıza can suyu olur:
Ancak teknoparkların asıl değeri, vergi indirimlerinin çok ötesindedir. Asıl güç, sizi içine dahil ettiği dinamik ekosistemden gelir. Genellikle üniversite kampüslerinde veya hemen yanı başında konumlandıkları için, nitelikli genç yeteneklere ve değerli akademisyenlere doğrudan erişim imkânı sunarlar. Bu yakınlık, projenize akademik bir bakış açısı katmak ya da staj programlarıyla geleceğin yıldızlarını erkenden ekibinize katmak için paha biçilmez bir fırsattır.
Bir teknoparkta olmak, sadece bir adrese sahip olmak değil, bir kimlik kazanmaktır. Sizinle benzer hedeflere koşan diğer girişimcilerle, potansiyel yatırımcılarla ve sektörün duayenleriyle aynı havayı solumak, başka hiçbir yerde bulamayacağınız bir network imkânı yaratır.
Türkiye’nin Ar-Ge ekosistemi bu konuda oldukça hareketli. Ülke genelindeki teknoloji geliştirme bölgelerinde (TGB) faaliyet gösteren firma sayısı 12.000’i geçmiş durumda. Daha da önemlisi, bu firmaların 3.000’den fazlası, sizin gibi fikirlerini hayata geçirme aşamasında olan kuluçka girişimleri. Bu bölgelerde yürütülen 17.000’in üzerinde aktif Ar-Ge projesi ve 15 milyar doları aşan toplam ihracat rakamı, Türkiye’nin teknoloji üretme potansiyelini net bir şekilde ortaya koyuyor. Türkiye’nin teknoloji geliştirme bölgeleri hakkındaki bu istatistiklerle daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Kuluçka merkezlerinin yeni girişimcilere sunduğu mentorluk, eğitim ve yatırımcı ağlarına erişim gibi destekler, yolun başındaki bir yazılım şirketi için hayati önem taşır.
Yazılım şirketi kurmak gibi heyecanlı bir yola çıkarken aklınızda bir sürü soru olması çok normal. Girişimcilerin bu süreçte en çok takıldığı noktalara net ve pratik cevaplar vererek yol haritanızı biraz daha aydınlatmak istedik. İşte en sık karşılaşılan o sorular ve tecrübelerimizden süzülen yanıtları.
Bu sorunun tek bir cevabı yok çünkü ihtiyaç duyacağınız sermaye, tamamen kurmak istediğiniz işin modeline ve büyüklüğüne bağlı. Mesela, tek başınıza niş bir mobil uygulama geliştiriyorsanız, belki de sadece bilgisayarınız ve bir internet bağlantısıyla, yani oldukça düşük maliyetlerle yola çıkabilirsiniz.
Ancak işin rengi, kurumsal müşterilere yönelik bir SaaS (Hizmet Olarak Yazılım) platformu kurmaya gelince değişir. Bu durumda sunucu masrafları, pazarlama bütçesi ve tabii ki ekibinize ödeyeceğiniz maaşlar gibi giderler nedeniyle çok daha ciddi bir başlangıç sermayesine ihtiyacınız olacak.
Tecrübeyle sabit bir tavsiye isterseniz, en azından ilk 6 aylık operasyonel giderlerinizi karşılayacak bir bütçeyle başlamak size nefes aldırır. Bu giderlerin içinde ofis kirası (eğer tutacaksanız), maaşlar, yazılım lisansları ve pazarlama harcamaları gibi kalemler var. Unutmayın, KOSGEB gibi kurumların sunduğu hibe ve destek programları bu yükü hafifletmek için harika bir fırsat olabilir.
Kesinlikle evet! Yasal olarak tek başınıza bir yazılım şirketi kurmanızın önünde hiçbir engel yok. Genellikle bu yola şahıs şirketi kurarak başlanır. Bu model, özellikle freelance hizmet veren veya küçük ölçekli, spesifik bir ürün geliştiren girişimciler için biçilmiş kaftan. Kurulum maliyetlerinin düşük olması ve bürokrasinin daha az olması süreci epey kolaylaştırıyor.
Fakat işler büyümeye başladığında tek başınıza her şeye yetişmeniz pek mümkün olmayacaktır. Satış, pazarlama, müşteri desteği, finans yönetimi derken farklı uzmanlık alanları devreye girecek. Eğer uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme hedefiniz varsa, farklı yeteneklere sahip bir ortakla yola çıkmak veya kilit pozisyonlar için doğru kişileri işe almak en stratejik hamle olacaktır.
Hayır, değil. Eğer düzenli olarak yazılım satıyor ve bu işten ticari bir gelir elde ediyorsanız, yasal bir şirket kurup fatura kesmeniz şart. Şirketleşmeden yapılan sürekli satışlar, vergi usul kanunlarına aykırı hareket etmek anlamına gelir ve başınıza ciddi dertler açabilir. Bir kazancın süreklilik arz etmesi, sizi otomatik olarak vergi mükellefi yapar.
Fikrinizin tutup tutmayacağını anlamak için, henüz ticari bir kazanç elde etmeden pazar araştırması yapmak, ön talep toplamak veya “beta kullanıcı” kaydı almak genellikle bir sorun yaratmaz. Ancak ilk satışınızı yapıp ödemeyi aldığınız an, artık resmen ticari bir faaliyete başlamışsınız demektir.
Teknoparkların sunduğu en büyük ve en cezbedici avantaj, hiç şüphesiz kapsamlı vergi muafiyetleri. Bu teşvikler, özellikle başlangıç aşamasındaki bir teknoloji şirketi için adeta can suyu niteliğinde.
Bu finansal kolaylıklar, bir şirketin en kritik ilk yıllarında nakit akışını inanılmaz derecede rahatlatır. Tabii bir de üniversitelerle iş birliği fırsatları, nitelikli personele kolayca ulaşım ve diğer teknoloji firmalarıyla aynı ekosistemde olmanın getirdiği networking imkanları gibi paha biçilmez artıları var.
Workon ile yazılım şirketi kurmak için ihtiyacınız olan profesyonel ve esnek ofis çözümleri bir tık uzağınızda. Sanal ofis seçeneklerimizle yasal bir iş adresi gösterirken maliyetlerinizi en aza indirin veya hazır ofislerimizde işinize prestijli bir başlangıç yapın. https://www.workon.com.tr adresini ziyaret ederek işletmeniz için en doğru çözümü bugün keşfedin.
Herhangi bir sorunuz varsa, bizimle iletişime geçebilirsiniz.




ya da
Formu doldurun, işinizi birlikte büyütelim!